Amerikan İlkel Konsept olarak oldukça büyüleyici olmasına karşın bir aksiyon-drama olarak oldukça keyifli. Mark L. Smith tarafınca yaratılan ve Peter Berg tarafınca yönetilen Netflix mini dizisi, İç Cenk öncesinde ABD'nın Batısı için verilen savaşım esnasında çoğunlukla tanıdık arketipleri canlandıran başarıya ulaşmış bir oyuncu ekibini mevzu alıyor. Sadece Hollywood Western köklerinden özlemi çağrıştıran her şeyi söküp atıyor ve post-post'u köşeye sıkıştırma şansını zorlaştırıyor.Sarıtaş pazar (ikincisinin birçok spininin yanı sıra)kapalı). Geriye kalan, ekranda nadiren görülen mütevazi, kaotik tonlarla anlatılan, sevilen bir türün kabuğudur.
Dizinin oldukca sayıda alt mevzusu tüyler ürpertici tesadüflerle birbirine bağlı, sadece başka pek bir şey değil. Sertliği hızla durağanlaşsa da bu sertlik dolu bir destan. Bu, hem fizyolojik vahşeti hem de beyaz ırkın üstünlüğünden dinsel köktencilikten genel harp eğilimine kadar hedefindeki pek oldukca zalim ideoloji için geçerli. Sadece bunların bu kadar çıplak bir halde, bu kadar acımasız bir gösteride sergilenmesi, nostaljiyle dolu bir ortam ve öykü anlatma modu için hoş bir sürpriz. Mevzuları gelişigüzel çözülse de dizi asla can sıkan değil ve asla iyi bir performans istemiyor.
2025 TV önizlemesi: Bilmenizde fayda olan tüm TV şovları ve bu tarz şeyleri nereden yayınlayacağınız
Nedir Amerikan İlkel hakkında?
Kredi: Netflix'in izniyle © 2024
Hikayesi Amerikan İlkel1857 kışında geçen film, lüzumlu dramatizasyonlarla da olsa gerçek mekanlara ve vakalara dayanıyor. Zengin anne Sara Rowell (Betty Gilpin), iddia edilen bir katliam için başına ödül konan, buluğluk öncesi oğlu Devin (Preston Mota) ile beraber kocasıyla batıda buluşmak suretiyle Philadelphia'dan kaçar. Sadece Oregon Trail süresince Wyoming'de gerçek bir kürk ticareti ileri karakolu olan Fort Bridger'a vardığında rehberinin çoktan yola çıktığını öğrenir ve bu onu umutsuzca bulabileceği her yerde güvenli bir geçit aramaya yönlendirir.
Kale, oldukca sayıda grup arasındaki geçici çatışmalardan uzak değil. Shoshone Kabilesi, devamlı harp sebebiyle ana topraklarından sürülen birkaç kişiden biridir. Acımasız bir Mormon milisleri, yayılmacı, aşırılık yanlısı vaiz Vali Brigham Young'ın (korkulu bir Kim Coates) direktifiyle Utah civarlarındaki bölgelerde devriye geziyor. Ayrıca, vicdanlı ABD Ordusu Yüzbaşı Edmund Dellinger (Lucas Neff) barışı korumaya çalışıyor, sadece bir arada yaşama olasılığı mevzusunda giderek daha alaycı olmaya başlıyor (seslendirmede anlattığı sayısız günlük girişi vasıtasıyla bizlere sık sık hatırlatıldığı şeklinde).
Bahsedilen gruplar dizideki karakterlerin yalnızca ortalama yarısını oluşturur ve bunların tümü oldukca direkt bir anlatımla parça parça kurulur. Ek olarak Sara'nın yardım istediği tek silahlı adam, Shoshone'larla yakın bir geçmişi olan yalnız ve kara kara düşünen Isaac (Taylor Kitsch) vardır. Onun ardında, kalpsizliği daha empatik koruması altındaki Lucas'la (Andrew P. Logan) çatışan bir önder olan Virgil Cutter'ın (Jai Courtney) liderliğindeki ödül avcıları var.
Çeşitli milisler ve Mormon liderlerinin yanı sıra zarar görmeden yollarını bulmaya çalışan Mormon siviller de var. Yeni evli Abish Pratt (Saura Lightfoot-Leon) ve her kısmı giderek kanlı ve darmadağınık görünümüyle Homer Simpson kadar komik derecede gülünç olan kocası Jacob (Dane DeHaan) da dahil olmak suretiyle, ikincilerden bazıları daha büyük bir karavanla gezi ederken yanlışlıkla saldırıya uğruyor. sonsuz kayalara ve ağaç dallarına çarpmak. Ve doğal ki, her daim keyifli Shea Whigham'ın zekice ve gösterişle oynadığı, adı geçen kalenin kurucusu Jim Bridger'ın kendisi de var.
Dizide ek olarak, vaka örgüsünün katı sınırlarını terk etmelerine nadiren izin verilse de, bir takım Yerli karakter de içeriyor. Amerikan İlkel her bakımdan Batı karşıtı fakat bu hâlâ kuvvetli bir insanlık ve terbiye anlayışı sergiliyor. Sara ve Devin ile beraber otostop çeken genç, sözlü olmayan Shoshone kızı Two Moons (Shawnee Pourier) ve ek olarak kan karşılığında kan ticareti yapmak amacıyla kendi kabilesini oluşturan haydut Shoshone savaşçısı Red Feather (Derek Hinkey) var. Eğer ikincisi Kevin Costner'ın romanındaki ana karaktere oldukca benziyorsa Horizon: Bir Amerikan Efsanesi – Bölüm 1bu karşılaştırmayı yapacağınız tek süre onun görünüşü değil.
Mashlanabilir Işık Hızı
Aksine, şov şu soruya marazi ve alaycı bir yanıt şeklinde oynuyor: UfukCostner'ın bıraktığı film serisi Sarıtaş Bunu yapmak için ve ABD'nın müessese mitlerinin doğasında mevcud şiddetle boğuşurken, bir taraftan da ülkenin geçmişine dair folklorik bir imaja asık suratla tutunan bir film. Amerikan İlkel pembe gözlüklerini çıkarmakta daha azca güçlük çekiyor, hatta Woody Guthrie'nin meşhur halk şarkısının tekrardan düzenlemelerini meydana getirecek kadar ileri gidiyor “Bu Toprak Senin Toprağın” son aşama ironik bir tesir yaratıyor. Sadece mevzu sayısız karakter içinde geçiş yapma mevzusunda Costner'ın filmi kadar zorluyor.
Amerikan İlkel itici fakat dengesiz.

Kredi detayları: Matt Kennedy / Netflix
Dizinin yapısı ve mevzusu Costner'ın Western destanını yansıtıyor olabilir fakat en yakın güzel duyu kuzenleri aslına bakarsak Alejandro González Iñárritu'nun kendi şiddetli kış Western'idir. İntikam (Mark L. Smith'in de dikkat çekici bir halde yazıya döktüğü) ve çılgınca düzenleme açısından, Yıldız Savaşları JJ Abrams'ın filmleri. Bu ikinci karşılaştırma çoğunlukla övgü niteliğindedir. Amerikan İlkel Manzaranın değişik bölgelerine yayılmış insanoğlu arasındaki gerçek süre ve mekânı dikkate almak için oldukca azca yer bırakarak pervasız bir terkedişle ileri atılıyor. Bu daima iyi bir şey değil, sadece her yeni vaka örgüsünün daima oldukca yakında olduğu ve karakterlerin daima birbirlerinin hikayelerine rastlamaya hazır olduğu anlamına geliyor.
Öte taraftan, karakterler için gerçek gezi süresinin olmaması yada altı saat süresince bile herhangi bir kesinti süresinin olmaması, onlara çözülmeleri ve gelişimleri için oldukca azca alan bırakıyor. Mesela Gilpin ve Kitsch uygun bir halde sadedir ve Jane Austen benzeri duygusal gerilimlere neden olur, sadece onların insan olarak kim oldukları daha ilk dakikadan itibaren belirlenir ve öykü süresince hareketsiz kalır. Aynı şey, fizyolojik yaralanma sebebiyle değişme avantajına haiz olan DeHaan dışındaki bir çok karakter için de geçerlidir. Asla kimse dizideki birçok vakadan insani açıdan hakkaten etkilenmiyor yada etkilenmiyor.
Bununla beraber, kesintisiz çekimlerdeki sıkıntılı çatışmalardan yakın mesafelerdeki acımasız göğüs göğüse çarpışmalara kadar, bu vakaları seyretmek çoğu zaman eğlencelidir. Emmanuel Lubezki'nin Oscar ödüllü görüntü yönetmenliği İntikam Alanı çarpıtan ve kandan tükürüğe kadar tamamı karla kaplı her şeyin tesirini artıran kısa lensli yakın çekimlerle buradaki prototip açıkça görülüyordu. İlk bölüm son aşama kaotik; süratli geçişleri ve çarpık Hollandalı bakış açıları, sivillerin saldırılara maruz kalmasıyla her şeyin dengesini bozuyor. Ne yazık ki, bu görsel yaklaşım dizi süresince bayağı konuşmalar esnasında bile bir halde fark gözetmeden sonuçlanıyor.
Gösterinin nefes paleti ve nüfuz eden balçık ve pislik, ABD'nın bebeklik periyodunu, affedilmeyen ufak kavgaların olduğu bir dönem olarak resmediyor – ülkenin kendisiyle ilgili mitolojisinin çoğuna karşı bir anlatı. Bununla beraber dizi, tam bir umutsuzluğa düşmesini önlemek için bir tür anlatısal dayanak noktası da inşa ediyor: Amerikan rüyası bir bakıma hala hayatta, sadece Fort Bridger'ın dört duvarı içinde sınırlanmış durumda.
Odaklanan metaforlar Amerikan İlkel neredeyse işe yarıyor.

Kredi detayları: Matt Kennedy / Netflix
Dizinin başlarında ortaya çıkan ve sık sık aksiyona ara veren kale, salonları, silahlı saldırıları ve idamlarıyla beyaz perdenin kanunsuz Eski Batı'sının damarlarında varlığını sürdürüyor. Fakat bununla beraber bir Amerikan idealinin de temsilcisi. Dizide yaşamın her kesiminden ve her kökenden (beyaz, yerli yada öteki) karakterlerin bir araya gelebileceği, dini aşırılıktan sığınabileceği ve gerçek bir yaşam şansı yakalayabileceği tek yer burası.
Bununla beraber, söz mevzusu ideallerin yavaş yavaş yok olmasından keyif alan, unutulmaz bir zirve noktasının da merkezidir ve bu, gösterinin muhteşem bir halde sonuçlanmasını sağlar – ya da serinin bu simgesel notla bitmesi seçilseydi olurdu. Bunun yerine, devam eden birçok anlatıdan birine geri döner, böylece A Kişisi B Hikayesine girebilir ve bir çok birden fazla bölüm süresince yerinde ilerleyen Alt Plan C'yi sonlandırabilir.
Esnasında Amerikan İlkel metaforlarını ara sıra ustalıkla kullansa da, çoğunlukla geçmişin aşağıya doğru akan etkilerine dair bayağı ve belirgin bir şov. Mesela Courtney's Cutter, Sara'ya hitap ederken şu cümleyi söylemek için neredeyse kameraya dönüyor: “Mevcut koşullarımız geçmiş kararlarımızın bir yansımasıdır.” Bu tür bir sunumdaki mesele – gürleyen gerçek doğası haricinde – bu temanın ve diğerlerinin ilk bölümde oluşturulması ve asla acıklı bir halde dönüşmemesidir.
Amerikan İlkel Ulusal tarihin ve öz imajın açıkça yapısöküme uğratılmasıyla, öncülünde ileri görüşlü olabilir. Bununla beraber, bunun uygulanması, insanların acı ve ıstıraplara yol açan bencilliğinin geniş darbelerinin ötesinde söylenecek oldukca azca şeyle sonuçlanır. Bunu en başından itibaren öğreniyorsunuz, kısaca bundan sonrasında tam olarak ne tür bir gösteriye gireceğinizi biliyorsunuz ki, sadece öğrenecek oldukca azca şey kaldı. Dolayısıyla, geleneksel Hollywood imgelerinin ve Amerikan efsanelerinin altüst edilmesi bile sonunda acayip bir halde tanıdık ve rahat geliyor.
Amerikan İlkel şu anda Netflix'te yayınlanıyor.